ŞİİR ANLAYIŞIM, DİL TUTUMUM- Behçet Necatigil Şiirime beni ben eden eşyalardan, evlerden, insanlardan silinmez gölgeler düşsün; ortak yaşamalardan yer
ŞİİR ANLAYIŞIM, DİL TUTUMUM- Behçet Necatigil
Şiirime beni ben eden eşyalardan, evlerden, insanlardan silinmez gölgeler düşsün; ortak yaşamalardan yerli bir hava girsin isterdim. Yazdıklarım kendi büyük değerlerimizden, yüzyıllardan bu yana sürüp gelen diri sözcüklerden, deyimlerden, söz ve edebiyat sanatlarından beslensin isterdim. Batı eseri bir yerde bana beni vermiyor. Onun bir de benden geçmesi; bizim koşullarımızda değişmeler geçirip yeni biçimlere girmesi gerek. Bir eserdeki yaşantıları paylaşabilmemiz, onlara katılabilmemiz, düşünce ve sözcüklerin aydınlığı kadar, belki daha önce, benzeri bir yaşanmışlığı şart koşuyor. Toplum içinde bireyin hayatı, hikaye ve romanlarda genişliğine sergilenirken, şiirlerde dar bir anlatım içinde alabildiğine yoğunlaşıyor. Bu durumuyla şiir bütün söz ve yazı sanatlarına çıkış noktası olduğu gibi, hikaye, roman, tiyatro da, olsa olsa tek veya birbirine eklenmiş birkaç şiirin büyüteçler altında olaylara, yorumlara uygulanmasıdır. Şunu demek istiyorum: Şiirlerimde, öteki sanatçıların hikaye, oyun, roman olarak yazdıkları olağan yaşamaların psiko-sosyal özü, çekirdeği olsun isterdim.
Birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığım şiir görüşüm, beni orta bir dil tutumunda bırakıyor. Yazı sanatları içinde en milli olanı şiirdir. Bu yüzden şairin birçok noktalarda bir şeyin sürdürücüsü olması, eskiye yaslanması gerekir. Kullanılagelen eski sözcüklerin çoğunda denenmiş değerler yatıyor. Onlar bize katar katar eski zaman kervanları gibi, kendi şairlerimizden hazineler, sesler getirmekte hala. Elbette örneğin Namık Kemal’in, Hamid’in bütün; Haşim’in ilk, Yahya Kemal’in birçok şiirlerinin diliyle yazacak değiliz. Şiir sözlüğüne yeni anlatım araçları, gereçleri eklerken, her şeyden önce anlam ve ses güzelliğini kollamak isterim. Şiir terimlerle yazılabilseydi makale, eleştiri; yalnız ortalık Türkçesiyle yazılsaydı hikaye, roman, oyun olurdu. İkisi ortası, ikinciye daha yakın bir dil istiyor şiir. Böyle diyorum ya; gündelik konuşma dilinin hikaye, roman, oyun için ne derece yeterli yetersiz olduğunu da biliyorum. Aslında eserinde bir dil gücü yaratmak, her sanatçının kendi kişisel gücüne bağlı.